Çilek bakımında önemli noktalar

Diğer  meyve türlerinde olduğu gibi çileklerde de düzenli ve yeterli besin  maddesi alımı tatmin edici ürünün elde edilmesinde en önemli etkendir.  Her besin elementinin kendine göre bir etkinliği mevcut olup  eksikliğinde bir çok sorunla karşılaşılır.  Her ne kadar karıştırılsalar da, besin elementlerinin eksiklikleri  gözle görülebilir bazı belirtilerle kendilerini belli ederler. Bunu  anlayabilmek için iyi bir gözlem ve deneyime ihtiyaç vardır. Ancak bize  tam olarak sayısal değerler vermediği için bir takım uygulama  eksikliklerine yol açabilir. Bunun ortadan kaldırılabilmek için  gözlemlerin toprak ve yaprak analizinden elde edilecek verilerle  desteklenmesi gereklidir. Ancak bu sayede doğru miktarlarda uygulama  yapma imkanı ortaya  çıkar.

1. AZOT 
Proteinlerin  temel yapı taşı olan amino  asitlerin en önemli elemanıdır. Bu açıdan oldukça önemli bir besin  maddesidir. Bitki tarafından en çok alınan ve kullanılan besin  maddesidir. Amino asitlerin  sentezlenmesinde önemlidir. Aynı zamanda klorofil ve ATP sentezinde  gerekli olan bir elementtir. Vejetatif safhada henüz büyümemiş  yapraklara ve generatif safhada ise meyve tohumlara doğru taşınır.  Topraktan amonyum (NH4+)  ve nitrat (NO3-) formunda  alınır.
Azot  eksikliği kendini daha çok yaşlı yapraklarda genel bir sararma ve  solgunluk şeklinde gösterir. Yapraklar normal yeşil renge göre daha  açık bir görünüme sahip olur. Mobil bir element olması nedeniyle yaşlı  yapraklar azot eksikliğini hemen belli eder. Yaşlı yapraklarda ortaya  çıkan sararma ve açık yeşil rengin yanı sıra çilek yapraklarında ve  yaprak saplarında kırmızılaşma olarak ta kendini gösterirler.  Kırmızılaşma daha çok yaprak kenarlarından itibaren içe doğru bir  yayılım görünümü verirler. Hasat döneminde ise meyvelerde genel bir  küçülme şeklinde ortaya çıkan azot eksikliği daha ileri düzeylerde  bitkinin genelinde bir solgunluk ve küçülme şeklinde kendini gösterir.  Azot eksikliğinin ileri düzeye ulaştığı durumlarda meyvenin çanak  yapraklarında da kızarmalar ortaya çıkar.
Aşırı  derecede düşük veya yüksek pH seviyesi azot eksikliğin ortaya çıkmasına  neden olur. Hafif, özellikle kumlu topraklar, organik maddece fakir  topraklar azot eksikliğine yol açabilir. Aşırı susuzluk ve aşırı sulama  da eksikliğe yol açabilen etmenlerdendir. Azot eksikliğine yol açan  sorunu tespit etmek amacıyla toprak ve yaprak analizleri dikkatle  incelenmelidir.
Azot  uygulamaları gelişme dönemi süresince uygulanabilir. Ancak dikim  öncesinde arazi hazırlığı sırasında toprağa verilmesi daha iyi  sonuçların alınmasını sağlayacaktır. Şayet toprak pH sı 7 den yüksekse,  toprak pH sını düşürmek amacıyla amonyum  sülfat veya üre verilmesi daha doğru olur. Böyle bir durum yok ise  N-P-K içeren kompoze gübreler uygulanabilir. Her 1 m lik  çilek dikim sırası için 5-7 g ya da 1000  bitkiye 500-750 g  hesabıyla azot  uygulanabilir.  
                                           

                          
        
       
Resim  1. Azot eksikliği çilek bitkisinde yaşlı yapraklarda kenardan içe doğru  genel bir sararma ile kendini gösterir. Sararmanın ileri düzeyde ortaya  çıktığı kısımlarda tüm kısımlar sarı renk alır.
Resim  2. Sararmada olduğu gibi bazen yaprak kenarlarından içe doğru  kırmızılaşma şeklinde kendini gösteren azot eksikliği ileri düzeylerde  bitkinin tümünü etkileyebilir.
        


                                           
                           
                           
Resim  3. Yaprak kenarlarından itibaren ortaya çıkan sararma daha sonra  kırmızı renk almaya başlar. Bu azot eksikliğinin en önemli belirtileri  arasındadır.
Resim  4. Azot eksikliği nedeniyle yapraklarda görülen kırmızılaşma meyve  çanak yapraklarında da kendini gösterebilir. Azot eksikliği meyvelerde  genel bir küçülmeye yol açar. Meyveler parlak değil mat bir kırmızı  renge sahip olur. Tüm bunların sonucunda meyvelerin albenisi düşer.


 2. FOSFOR
Azottan  sonra büyük öneme sahip ikinci besin elementidir. Fosfor, besin  maddelerinin temel taşı sayılabilecek bir özelliğe sahiptir. Yokluğunda  fotosentezle karbonhidrat üretiminde aksamalar meydana gelir. Ayrıca amino asitler ve  proteinlerin yapısında önemli görevleri vardır. Fosfor bitki bünyesine  H2PO4-  ve HPO4-2  iyonları şeklinde  alınır. Bu iyonların alımında toprak pH sı oldukça büyük öneme  sahiptir. Düşük  pH lı topraklarda  H2PO4-  , yüksek pH lı topraklarda ise  HPO4-2  iyonu formunda daha çok alınır. Nükleik asit ve protein sentezinin  oluşumunda önemli yeri olan fosfor, enerjinin hücre içersinde dönüşümü  ve değişiminde etkilidir. Fosfor, aynı zamanda, hücre duvarının temel  bileşenlerindendir. Karbonhidrat metabolizmasında, köklerin büyümesi ve  gelişmesinde, hücrelerin çoğalmasında, meyve tutumu ve gelişmesinde  etkili öneme sahiptir. Çileklerde kol oluşumu üzerinde teşvik edici  özelliğe sahiptir.
                               

        
                                             
      
Resim  5. Yaprak üst yüzeyinde koyu yeşil renk ve parlak siyah lekeler ortaya  çıkar. Daha alt kısımların yüzeyi morumsu bir renk alır. Yaprağın üst  yüzeyi cilalanmış gibi parlak bir görünüm kazanır.
        


Fosfor  eksikliği gösteren çilek bitkileri, normalden zayıf ve küçük görünümlü  olup, yaprakları parlak koyu yeşil görünüme sahiptir. Yapraklarının üst  kısmında hafif siyahımsı, parlak, metalik cila şeklinde görünüm oluşur.  Bazı durumlarda yaprak üst kısmının kenarlarından içeriye doğru  kırmızımsı bir renk oluşumu gözlenir. Yaprağın genel görünümü  kirlimsidir. Yaprak alt kısımlarında kırmızıya çalan mor renk oluşumu  gözlenir. Dik ve donuk görünümlü olan bu tip bitkilerde fosfor  noksanlığı gösteren yapraklar normal zamanından önce dökülürler.  Meyvelerin miktarında ve kalitesinde düşüşler gözlenir. Meyve  kalitesindeki düşüş, çileğin daha kolay bozulmasına ve depo ömrünün  kısalmasına yol açar.
 Çok  asitli ve alkali topraklarda köklerin fosfor alım yeteneği düşer.  Bundan dolayı aşırı alkali ve asitli toprakların pH sı normal hale  getirilmelidir. Organik maddelerce fakir ve fosfor içeriği düşük  topraklarda fosfor eksikliği görülebileceği gibi, fosfat tutma  kapasitesi yüksek topraklarda, demir açısından zengin topraklarda ve  soğuk nemli topraklarda da fosfor eksikliği gözlenebilir. Çilek  bitkisindeki kök gelişiminin yeterince kuvvetli olmaması nedeniyle  fosforun alınımı azalabilir. Bu sebepten kök gelişiminin yeteri kadar  sağlıklı ve kuvvetli olması gereklidir. 
 Fosfor  gübrelemesi için en uygun zaman dikimden önce toprak hazırlığı  sırasındaki dönemdir. Dikimden sonra naylon malç üzerinden veya yürüme  yolu olarak kullanılan koridorlara fosfor uygulaması çok iyi sonuçlar  vermez. İlk fosfor noksanlığı görüldüğünde her 1 m lik  dikim sırası için 4-5  g fosfor, ya da her 1000  bitkiye 2.3-2.5 kg  mono amonyum fosfat verilebilir. Bunun yanı sıra dikimden önce  içersinde fosfor da bulunan herhangi bir kompoze gübre de verilebilir.
                               
                             
         
Resim 6. Fosfor noksanlığında  bitkilerde genel bir küçülme ve yapraklardaki anormal parlaklık dikkat  çekicidir.
        


                                           
                               .
                            
Resim 7. İleri düzey fosfor  eksikliğinde yapraklara tam hakim olan kırmızıya çalan bir renk  dönüşümü gözlenir.
Resim 8. Yapraklardaki kırmızıya dönüşüm ilk olarak  yaprak kenarlarından başlar ve içeriye doğru yayılarak büyür.
 3. POTASYUM
Bitkinin  sağlıklı gelişebilmesi için en fazla gereksinim duyduğu besin  elementleri arasındadır. Özellikle toprak ıslahında, potasyumun  zenginleştirilmesi, çoğu topraklar için önemlidir. Potasyum bitki  tarafından K+ iyonu formunda alınabilir. Potasyumu yeterli  düzeyde alabilen bitkiler su dengesini daha sağlıklı kurabilirler. Yine  stomaların açılıp kapanmasında da önemli bir etkiye sahiptir. Bu sayede  karbondioksit alımı etkilenir ve buna bağlı olarak fotosentez  dolayısıyla nişasta ve şekerin birikimi üzerine etkili olur. Böylece  meyveler daha lezzetli hale gelir. Hücre bölünmesini arttırması ve  protein sentezindeki işlevleri nedeniyle bitki bünyesinin sağlıklı  gelişmesini temin eder. Günümüzde 40 dan fazla enzimin  aktifleştirilmesinde potasyumun   etkisi tespit edilmiştir. Potasyum bitki  fizyolojisinde enzimlerin aktifleştirilmesi yanında koenzim  nedeniylede önemli işlevlere neden olmaktadır. Potasyumu iyi düzeyde  alabilen bitkiler hücre duvarlarını daha iyi yapmaları nedeniyle  hastalık ve zararlılara karşı daha dirençli oldukları belirlenmiştir.  Yine don zararına karşı bitkiyi daha dayanıklı kıldığı da  bilinmektedir. Bitkinin yeterli düzeyde besin ve su alabilmesini  sağlayan köklerin gelişimi üzerine oldukça etkili olduğu da  belirlenmiştir.
  Potasyum  eksikliği belirtileri çileklerde çeşitten çeşide ve toprak tiplerine  göre farklılıklar gösterebilir. Mobil bir element olması nedeniyle ilk  belirtiler genelde, yaşlı yapraklarda ortaya çıkar. Yaprak kenarlar  kırmızımsı mor renk almaya başlar. Yapraklar geriye doğru hafiften  kıvrılmaya yüz tutar. Yaprağın dip kısmındaki ana damar merkez olmak  üzere bağlı damarlar arasında renkte bozulmalar ortaya çıkar. Bu çoğu  kere aşırı koyu yeşil bir renk olup bir çam ağacı veya üçgen şekilli  bir görünüme sahiptir. İleri safhalarda koyu yeşil renk kahverengine  dönmeye başlar. Bu renk bozukluğu güneş yanığına benzer bir görünüme  sahiptir. Yaprak sapı siyah renk alabilir ve bu renk bozukluğu yaprağın  orta damarı içine doğru ve alt kenarlardan itibaren yayılır. Renk  bozukluğu yeni oluşan yapraklar üzerinde de ortaya çıkabilir.  Meyvelerde ise potasyum eksikliği tam meyve renginin oluşmaması ile  kendini belli eder. Bazen potasyum eksikliği magnezyum eksikliği ile  karıştırılabilir. Bu nedenden dolayı dikkatli olunmalıdır.
                                           
                            
                          
        
Resim  9. Potasyum eksikliğindeki en önemli belirti sapın yaprakla birleştiği  noktadan itibaren ana damar boyunca ilerleyen lekedir.
        
Resim 10. Yaprağın dip kısmından başlayan leke mor ya  da kahverengidir. Bu lekenin görünümü çama benzer özellik gösterir.

                               
                            
        
Resim  11. Bitkinin genel formu içersinde potasyum eksikliği gösteren  yapraklar hafif arkaya doğru esnemiş bir görünüme sahiptir. Yapraktaki  lekelerin oluşumu ise dikkat çekicidir.
  Potasyum  açısından fakir ve kuru topraklar bu belirtilerin ortaya çıkmasında  önemli bir etkendir. Kumlu ve aşırı süzek topraklar bitkinin potasyum  alımında olumsuzluğa yol açarlar. Yüksek seviyede kalsiyum, magnezyum,  sodyum, azot ve fosforun varlığı potasyumun alımında azaltıcı rol  oynayabilirler. Toprak pH sının 6 nın  altında olduğu şartlarda, özellikle killi topraklarda bitki yeteri  kadar potasyum alamaz. Yine yeteri kadar kök oluşumunun  gerçekleşmemesi, suya aşırı doymuş topraklar, toprak sıkışıklığı ve  çeşitli kök hastalıkları potasyum alımı üzerine olumsuz etkiye  sahiptir. Bitkide potasyum eksikliğinin ortaya çıkması durumunda, bitki  ve toprak şartları iyice gözlemlenmeli, ayrıca yaprak ve toprak  analizleri yapılarak, hangi şartların eksikliğe yol açtığı iyice  bilinmelidir. Buna göre yapılacak bir uygulama ile kesin sonuçlara  alınabilir.
  Potasyum  eksikliği belirlenmişse, mümkünse, dikimden önce ya da bitkilerin meyve  tuttukları dönemden önce gübreleme yapılmalıdır. Gübre olarak potasyum  sülfat ya da potasyum nitrat kullanılabilir. Kumlu ve yüksek miktarda  yağmur alan alanlarda toprağa verilecek potasyum miktarı yüksek  tutulabilir. Potasyum eksikliğinin belirlenmesiyle beraber her 1 mlik dikim sırası için 8-10 g  hesabıyla potasyum sülfat  verilebilir. Her 1000 bitkiye 1.2 -1.5  kg  olacak şekilde hesaplayarak ta potasyum sülfat toprağa verilebilir.  Gübreleme direkt toprağa verilebileceği gibi damla sulama sistemiyle de  verilebilir. Damla sulama sisteminde doz birkaç kerede verilmelidir.
 4. KALSİYUM
Kurak bölge  topraklarında bol, ancak  yağışlı bölgelerin topraklarında ise az bulunur. Bitkiler tarafından Ca  +2  iyonu formunda alınır. Kalsiyum hücre duvarlarının yapısında önemli bir  yere sahiptir. Bitki tarafından yeteri kadar alındığında hücreler daha  sağlıklı ve daha sert özellik göstermektedir. Bu sebeple kalsiyum  açısından iyi beslenemeyen bitkiler hastalık ve zararlılar açısından  çok hassas hale gelebilmektedir. Kalsiyumun hücreleri sıkıştırıcı bu  özelliği nedeniyle çilek meyvelerinde, hasat sonu dayanımını arttırmak  amacıyla depolamadan hemen önce kalsiyum tuzları ile püskürtme  yapılmaktadır. Yine yapraktan yapılan kalsiyum püskürtmesi ile çilek  meyvelerinde sertlik ve suda çözünebilir kuru madde miktarında artışlar  elde edilebilmektedir. Bu şekilde meyvelerin daha uzun bir süre  depolanmalarına olanak sağlanmaktadır. Hücre çekirdeklerinin  şekillenmesinde ve metabolizmada etkili görevleri vardır. Azot ve diğer  bazı katyonların alımında da etkili olur. Özellikle gerekli miktardan  fazla kalsiyum alan bitkiler azot, fosfor ve demiri yeterli düzeyde  alamayabilir.        
                                     
                            
              
            
        
Resim  12. Yeni gelişen yaprakların uç kısımlarında büzüşmelerle birlikte  kurumaların oluşumu kalsiyum eksikliğinin en önemli belirtisidir. 
Kalsiyum  eksikliğinin belirtileri çok açık bir biçimde kendini gösterir. Henüz  tam olgunlaşmamış yaprakların uç bölgelerinde yanma şeklinde kendini  gösterir. Yaprakların uç bölgesi kıvrık bir hal alır ve kalsiyum  eksikliği giderilemezse bir süre sonra yaprağın tamamı kavrulmuş bir  görünüm kazanır. Yaprakların dip kısımları sararır ve dalgalı bir  görünüme sahip olur. Yaprak damarları arasında ölü bölgeler oluşur.  Bitkinin gelişme noktasında kavrulmalar, büzüşmeler kendini gösterir.  Kalsiyum eksikliği meyvelerde de kendini gösterir. Meyveler küçük ve  cılız olur. Meyve üzerindeki akenler çok yoğun ve sıkı bir formda  bulunur. Meyve yapısı sert ve asitli olur. Bitki kökleri kısa, kalın ve  koyu renkte olur.
Topraklarda  çok nadiren kalsiyum eksikliği ortaya çıkar. Daha çok diğer etmenlerin  etkisiyle kalsiyum alımındaki yetersizlikler nedeniyle ortaya çıkar.  Yüksek düzeyde amonyum, potasyum ve içersinde kalsiyum olmayan  magnezyum uygulamaları kalsiyum alımında azalmaya yol açar. Yine  toprakta yüksek düzeyde potasyum, mangan, sodyum, alüminyum ve  magnezyumun varlığı, ayrıca toprak pH sını   7  den düşük olması da mevcut kalsiyumdan yeterli düzeyde yararlanmayı  engeller. Toprağın kumlu ve hafif olması kalsiyum eksikliğine yol  açabilir.
Toprak  ve yaprak analiziyle sorunun topraktaki kalsiyum eksikliğinden mi yoksa  mevcut kalsiyumu bitkinin alamamasından mı kaynaklandığı konusu iyi  belirlenmelidir. Sorun toprağın fiziksel şartlarından ileri geliyorsa  bunun için toprak şartları iyileştirilmelidir. Toprakta kalsiyum  eksikliği varsa toprağa kalsiyumlu gübreler verilmelidir. Hızlı sonuç  almak için litrede 3-6  g kalsiyum nitrat eritilerek yapraklara  püskürtülebilir.
                                           
                
            
                        
        
Resim 13. Genel bitki formunda kalsiyum eksikliğini  gösteren yapraklar belirgin bir görünüme sahiptir.  
        
Resim 14. Kalsiyum eksikliği  kollarda da yer yer kararmalar  şeklinde kendini gösterir.

                               
                            
        
Resim  15. Meyvelerin küçük, sıkı, mat ve cılız görünümlü olması da (soldaki  meyve) kalsiyum eksikliğinde ortaya çıkan bir oluşumdur.

    5.  MAGNEZYUM
  Klorofilin  bir bileşeni olması nedeniyle fotosentez için önemli bir elementtir.  Enzim, protein, azot ve fosfor metabolizmasında önemli rol oynar.  Bitkinin köklenmesinde ve su alımında etkili olması nedeniyle bitki  gelişimi üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Magnezyum uygulaması  çileklerde meyve iriliğinde artışa yol açtığı da bildirilmektedir.  Mobil bir element olması nedeniyle, topraktan alınamadığı durumlarda  yaşlı bölgelerden taze bölgelere taşınır. Bu nedenden dolayı eksikliği  ilk önce yaşlı yapraklarda kendini gösterir. Magnezyum elementi  bitkiler tarafından Mg+2 iyonu formunda alınır.
                                           
                            
                            
        
Resim  16. Genel bitki formunda yaşlı yaprakların kenarlarında ortaya çıkan  kahverengi lekeler ve içeri doğru kıvrılma magnezyum eksikliğinin en  önemli belirtisidir.
        
Resim 17. Magnezyum eksikliğinin  yaprak kenarlarında oluşturduğu lekelerin ve kıvrılmanın detay  görünümü.

                               
                           
        
Resim  18. Sağlıklı bir yaprağa göre magnezyum eksikliğinin en önemli  belirtilerinden biri de yaprak kenarlarından içeriye doğru, damar  aralarında ilerleyen lekelerdir.
 İlk  belirtiler yaşlı yapraklarda ortaya çıkar. Yaprak kenarlarındaki  dişlerin arasında, yaprak kenarları boyunca bir hat şeklinde damarların  arasında küçük kırmızımsı mor lekeler olarak kendini gösterir. Lekeler  yaprağın ortasına doğru damarlar arasında büyüyerek ilerler. Bir süre  sonra yaprağın tamamı kırmızımsı mor bir renge bürünerek, kavrulmuş  gibi bir görünüm kazanmasına yol açar. Çoğu kere potasyum noksanlığı  ile karıştırılsa da lekelerin başlangıç noktası ve renklerin oluşumu  farklılık gösterir. Yaprağın dip kısmı ve yaprak sapı yeşil ve şişkince  kalır. Diğer kısımlar kavrulmuş bir görünüm kazanır. Magnezyum  noksanlığında, genelde, meyveler normal görünümlerinde olmasına karşın  daha yumuşak etli ve daha açık bir renk ile kendini belli eder.
  Aşırı nemli, kuru ve soğuk  topraklarda magnezyum alımı güçleşir. Ayrıca pH nın  7 den düşük olduğu topraklarda, aşırı amonyum azotu ile gübrelenmiş  topraklarda, potasyumca zengin topraklarda ve aşırı kumlu topraklarda  magnezyum sorunu kendini yapraklarda gösterir. Topraktaki aşırı bor  mevcudiyeti de magnezyum alımını güçleştirir.  Tüm  bu nedenlerden dolayı topraktaki besin maddelerinin düzeyi belirlenerek  magnezyum noksanlığına yol açan etmenin bulunması gerekir. Soruna yol  açan topraktaki magnezyumun eksikliği mi yoksa diğer etkenler mi konusu  iyi incelenmelidir.
  Toprakta magnezyum eksikliği  belirlenmişse dekara 100-200 kgdolomit bir kaç  ay süre ile birkaç kere verilebilir. Her 1000 bitkiye 1-5 kg  (eksikliğin düzeyine  göre) magnezyum sülfatın gübre olarak verilmesi de eksikliği giderme de  önemli  rol oynayacaktır. Acil müdahale için  100 L  suda 100 gr magnezyum sülfat eritilerek yapraklardan verilebilir. Bu  çok hızlı bir şekilde eksikliğin giderilmesini sağlayacaktır. Ancak bu  uygulamayı yapmadan önce birkaç bitki üzerinde deneyerek toksiditeye  yol açıp açmadığı kontrol edilmelidir. Bazı çeşitler bu konuda hassas  olabilir. Toprak pH sı çok düşükse mutlaka yükseltilmelidir. Bunun için  pH nın yükselmesini de  sağlayan gübreler veya yanmış kireç uygulaması yapılmalıdır.    
 6.   KÜKÜRT
Amino  asitlerin ve proteinlerin yapımında önemli görevleri olan bir  elementtir. Fizyolojik olarak çeşitli vitaminlerin oluşumunda  önemlidir. Fizyolojik görevlerinin yanı sıra, aynı zamanda, bazı  proteinlerin yapı elemanı olarak ta iş görür. Kloroplastlardaki  proteinlerin kükürtçe zengin olması nedeniyle eksikliğinde en açık  belirti yapraklarda ortaya çıkar. Bitki kökleri kükürdü SO4-2   iyonu  formunda alır.  Kükürt SO2 gazı formunda da bitkiler tarafından  havadan alınabilir.  Ancak fazlalığı ciddi zarar verir.  
                               
                              
         
 Resim 19. Bitkideki genel sararma ve kırılganlık  kükürt eksikliğinin en belirgin sonucudur.
         
   Kloroplasttaki  proteinlerde yer alması nedeniyle en önemli belirtiler yaprakta ortaya  çıkar. Kloroplast miktarındaki azalışa bağlı olarak renkte yeşilden  sarıya doğru bir değişim  kendini  gösterir. Çoğu kereler azot eksikliği ile karıştırılabilir. Cılız ve  açık yeşil renge dönüşmüş yapraklar ile yaprak sapları zayıf ve  kırılgan bir yapı kazanır. İlk safhalarda bitkilerde bodurlaşma  oluşabilir. Mobil bir element olmadığı için ilk belirtiler genç  yapraklarda ortaya çıkar. Yapraklar önce açık yeşil, sonra sarı renk ve  en son kısmen kırmızı renk oluşumu ortaya çıkar. Yaşlı yapraklarda  yaprakların uç kısmında kahverengimsi siyah lekeler oluşur.
 Toprağın  aşırı asitli olması bitkilerin alımını güçleştirir. Hafif ve kumlu  topraklarda kolayca yıkanması nedeniyle bitki yeteri kadar kükürde  erişemez. Toprağın organik maddece zayıf ve havalanması iyi olmayan  ağır topraklarda da kükürt eksikliği görülebilir. Topraktaki eksikliği  gidermek amacıyla kükürt içeren gübreler verilmelidir. Amonyum sülfat,  potasyum sülfat gibi gübrelerin yanı sıra doğrudan kükürt de  uygulanabilir. Dekara 3–4 kg kükürt uygulaması yeterli olur. Kükürt  kaynağı olarak jips de kullanılabilir.  

                               
                            
Resim  20. Yaşlı yaprakların uç bölgelerinde siyaha dönen kahverengi görünüm  kükürt eksikliğini azot eksikliğinden ayıran en önemli belirtidir.
             




http://www.uzumsu.com/incele.asp?blok=bilgiler&kimlik=91


Yazar(lar):Hüdai Yılmaz 
Yayın Yılı:2007 
Ekleme tarihi/saati :05.01.2007/15:10:45 

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Pembayaran & Pengiriman